Önceki postun üzerinden 1,5 ay geçmiş. İş Bankası, yeni Şifresiz Para Çekme temalı reklamını bu hafta yayınlamaya başladı.
Bu sefer tuttum. Bir seri yakalıyorlar. Mehmet Ali Alabora'nın dinamik ve sevecen haliyle sempati topluyorlar. Parmak basılan fayda, şifre gerekmeden para çekmek. Daha önce başka bankalar yapmıyor muydu? Tabii ki, yapıyordu. Ama İş Bankası'nın günü yakaladığını göstermesi açısından bile iyi fikir.
Kapalı mekanlarda sigara yasağı, tahmin edersiniz ki, enteresan teknolojileri kullanarak içimizi ısıtan UFO, KUMTEL gibi ısıtıcı markalarına yaradı.
Bu markalar kış günleri kapıda belirirken, farklı taktiklerle iletişim kuruyorlar. Her geçen gün çeşitli ebat ve tipteki ısıtıcıları kuran işletmeciler de bu taktiklerin işe yaradığını gösteriyor.
İnterneti olanın bloğu var; öyle değil mi? Benim de var. Herkesin de olsun. Hatta şirketlerin de, markaların da olsun. Çünkü onların da kitlelerle paylaşabilecekleri konular var.
Kurumsal blogları içinde, yanlışsam düzeltin, belki de ilk yerli örnek Turkcell'in. Uzun zamandır tasarlanan bir çalışma olduğunu biliyorum. İçeriğinde her konuda yazın var; prensipleri var, reklam yok, yanıltıcı bilgi, karalama yok. Çünkü blog kültürü bunu gerektiriyor.
Kişisel bloglarımızı bile gün geliyor ihmal edebiliyorken, yürütülmesi zor bir uygulama olduğu bir gerçek. Çoğu şirket bir blog kurmayı aklından geçirse de, yıllık planları dahilinde gerçekleştirmeye cesaret edemiyor. Çünkü kurumsal blogun şeffaf, yansız, interaktif ve tutarlı olması, şirket kültürünü yansıtması gerekiyor.
Turkcell Blog, bence başarılı olacak. Çünkü beslendiği yer, yaşayan, dinamik ekosisteme sahip bir şirket kültürü. Çeşit çeşit bireyin farklı katkılarıyla zenginleşen bir platform.
Uzun ömürlü olmasını diliyor; merak edenlerin takipçi olmasını tavsiye ediyorum.
Yeni bir dijital dergi yayın hayatına başladı. Öyle bildiğimiz dergilerden değil; herhangi bir kuruluş ya da holding ile bağı yok; tamamen bir gönül bağı eseri.
Minimui, birkaç güzel annenin fikri ve emeğiyle hayata geçti. İkinci sayısını, dün yayınlandılar.
Dergi, daha önce görmediğim bir formata sahip. Kurgu, muhteşem. Tam kıvamında içerik (bilgi-reklam) dengesi var. Pek faydalı bilgiler sunuyor. Üstelik gerçek annelerden, amatör bir ruhla yazılmış içten yazılar içeriyor. Bazı sayfalarda otomatik başlatılan video röportajlar var; yine gerçek annelerin kendi ses ve görüntülerinden, oldukça ikna edici bir uygulama. Enteresan ürünlerle, okuyucuları buluşturuyor. Ürün sipariş vermek için TurkcellMobilÖdeme'yi anında kullanabiliyorsunuz. Bu arada, dergi ücretsiz ve üyelik gerektirmiyor. Dedim ya, alışılmışın dışında. İsterseniz abone olabiliyorsunuz ama abonelik sistemi henüz oturmamış gibi görünüyor; e-mail ile bilgilendirme yapılmıyor.
Bence baştan sona muhteşem bir dijital dünya deneyimi...
Pepsi'nin son reklam kampanyasında çizgisinin değiştiğini sanırım herkes hissetmiştir. Coca Cola'nın hedef kitlesi dışında kalan "büyük" kitleyi, yani promosyona duyarlı, halktan tüketicileri hedefine almış. Bir zamanlar gençleri ve erkekleri hedeflerken, bu değişim bir U dönüşü havasında. OK, herşey tamam da, neden Seda Sayan? Benim içime sinmedi açıkçası. Hedef kitleye uygun bir celebrity olsa da, bir hızlı tüketim malı için doğru bir tercih olabilir mi? İyiliğini, doğruluğunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
İlk anneler günümü yaşıyorum, kızım sayesinde. Tarifsiz bir duygu annelik; çevreniz de size başka türlü davranıyor. Hele de anneler günü pek bir anlamlıymış, anladım ki.
Pınar Çocuk, muhteşem bir fikirle Anneler Günü'nün büyük payesini cebine indirdi. Frekansı çok olan, çok duygusal, çok gerçek bir kurguyu TV'de sundu.
Ana mesaj: "bi tek annem olsun bana bir şey olmaz" Cast: gerçek anneler, anneanneler ve torunlar
Pınar Çocuk, ATL ile yetinmedi; piyasaya bir interaktif kampanya örneği sundu. Bu interaktif kampanyada, Pınar Süt ile büyüyen anneler, kendi anneleriyle birlikte çektirdikleri çocukluk ve gençlik fotoğraflarını www.pinarcocuk.com.tr adresine yükleyebiliyor. Çocuklarıyla birlikte çektirdikleri fotoğrafları da siteye ekleyerek kendi kliplerini yapabiliyor. Böylece tüketiciler Pınar reklam filminde yer alma şansı yakalayıp; çocuğuyla yaşadığı güzel anılara bir yenisini daha ekleyebiliyor.Aynı konseptin içine tüm tüketicileri de aldı; dileyenler "3 nesil" fotoğraflarını yükledi ve kendilerine özel video hazırladılar. Üstelik beğenilenlerin TV'de yeniden boy göstermesi sağlandı.
İnternette web sayfasıyla tüketicilerle buluştu.
Bunun dışında, facebook'ta bir sayfa(page) oluşturuldu. Facebook ahalisi, buna da ilgi gösterdi; katılımcı sayısı az olsa da farkındalık yaratmak adına güzel bir uygulama olabilir..
Yani tüketiciler, marka ile etkileşime geçti. Bence asıl başarı bu noktada gerçekleşti; başarı, tüketici ile aynı ritme sahip olmak.
Son zamanlarda izlediğim reklamlar arasında başarılı bulduğum bir seri, Peyman Çitliyo. Marka olarak belirlenen isim, faydayı çok net veriyor; reklam serisi ise ana mesajı...
"Çekirdek = Muhabbet" :) Çocukluğumuzun, erken dönem gençliğimizin, yazlık sohbetlerinin vazgeçilmezi ayçekirdeği, yeni bir marka ile yeniden aklımıza düşüyor. Hmm.. Olsa da yesem...
Bilmem, yeni anne olacak/olmam nedeniyle midir, Coca Cola'nın 102 yaşındaki dede ve bebekle yarattığı reklam, beni kalbimden vurdu.
102 yaşında, hala dinç, hala yaşama sevinci taşıyan bir insandan, yepyeni taze umutları yeşerten bir bebeğe büyükdede nasihatleri...
7'den 70'e kulağımıza küpe olması gereken mesaj: "Mutlu olmak için yaşa!"
Gelelim, asıl mevzuya... "Mutluluğa kapak aç" sloganıyla yeni kampanyasına başlayan Coca Cola, yaşamdan keyif alınan her anı ürün gamı ve markası ile eşleştirmeye çalışıyor. Sizce başarılı mı? Düşünüyorum da, canım sıkkınken kola içtiğimi hatırlamıyorum; arkadaş ortamında, evde TV seyrederken, kitap okurken, yani keyif aldığım şeyleri yaparken kola içiyorum. O halde kendimi bu dedeyle bir tutabilir miyim? Bence, evet.
Yakında dünyaya gelecek kızıma mutlu olacağı, mutlu edeceği sağlıkla, uzun ömürler diliyorum.
1978 yılından beri bu güzel dünyayı sizlerle paylaşıyorum.
Önce bir bebektim, çocuk oldum; öğrenciydim, sonra pazarlamacı oldum. Resim yapmaktan zevk alırdım, son zamanlarda bahçe ile ilgilenir, fotoğraf çeker oldum.
Herşeyden önemlisi, artık bir anne oldum.
İyi bir anne olma çabasındaki yolculuğuma eşlik eder misiniz?